Şimdi Yüce Allah dünyaya takva ve temiz hayatın örneğini göstermek istedi. Bu maksat ile O bu cemaati kurdu.
Seyyidna Hazret Halifetü’l Mesihi’l Hamis Atba, 6 mayıs 2016’da Danimarka Kopenhag’daki Nusret Cihan camiinde Cuma Hutbesi irşad etti. Hutbe, çeşitli dillerdeki tercümesi ile birlikte MTA’da canlı olarak yayınlandı.
Huzur-i Enver şöyle buyurdu: Ben on bir sene önce buraya gelmiştim, bir çok çocuk delikanlı oldu ve bazı gençler de herhalde anne baba olmuşlardır. Zahiri olarak bile Allah-u Teala burada Cemaate çok lütuflarda bulundu. Sizin evleriniz bereketlendiyse, mallarınız çoğaldıysa, binaların artması bakımından Allah-u Teala cemaati genişlettiyse, o halde bütün bunlar bizim Allah’a şükredici olmamızı gerektirir, düşüncelerimizi müminlere yaraşır hale getirmeliyiz. Yüce Allah’ın bildirdiği hükümlere göre hareket ediyor muyuz diye bakmak gerekir. Sizin babalarınıza dedelerinize Ahmediyeti kabul etmek nasip oldu, Allah-u Teala onların bir iyiliği sebebiyle bu lütufta bulundu. Bu lütufları devam ettirmek için o iyilikleri çoğaltmak ve durumumuzu öncekinden daha iyi hale getirmek de şarttır. Eğer bizim adımlarımız durduysa veya dini konulara ilgisizlik oluştuysa yahut gitgide ilgisizleşiyorsak o zaman biz kendi neslimizi de dinden uzaklaştıran kimseler olacağızdır. Aynı şekilde Ahmediyeti kendisi kabul edenlerin de, imanı artırmak için ve amelî durumumuzu iyileştirmek için çaba sarfettik mi diye bakmaları gerekir. Hicret ederek bu ilerlemiş ülkelere gelenler dikkat etsinler ki ortam onları dinden uzaklaştırmasın.
Huzur-i Enver hz. Mesih-i Mevud’un (as) nasihatlerini sundu. Kendisi şöyle buyurur: Her tarafta sapıtmanın gafletin ve yoldan ayrılmanın havasının estiği bu problemli çağda Cemaatin takvayı edinmesi şarttır. Gerçek takva yok olmuştur ve gerçek iman kalmamıştır. Kalpte iman ve fiili durum kesinlikle yoktur. Allah-u Teala beni, bunları tekrar ortaya çıkarayım diye gönderdi. Allah-u Teala yeni bir zinde topluluk yaratmak istiyor. İşte bizim çabamız da takva hayatı oluşsun diyedir. Yüce Allah, insanlarla olan muamelelerde ihsan ile davranın buyurdu. Ancak birçokları başkalarının hakkını gasbetmeye çalışırlar, duygularını kontrol altında tutamazlar. İşte herkes bu konularda kendini muhasebe edebilir. Hidayet ve mücahede (Allah yolundaki çabalar) takva ile birliktedir. Allah’tan korkarak O’nun yolunu arayan kimsenin elinden bizzat Allah-u Teala tutarak yol gösterir ve ona kalp tesellisi nasip eder ancak bunun şartı kalbi temizlemektir, şirkin hiçbir yönü ve herhangi bir bidat düşüncesi kalpte oluşmamalıdır. Bazıları açık olarak hayasızlığa yakalanır ve fısk ve günah hayatı yaşarlar, bazılarının amellerine de bir çeşit pislik karışmış olur ve bazıları da küçük küçük günahlara müptela olmuşlardır. Şimdi Yüce Allah dünyaya takva ve temiz hayatın örneğini göstermek istedi. Bu maksat ile O bu cemaati kurdu. O temizlik istiyor ve pak bir cemaat oluşturmak O’nun maksadıdır.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Hz. Mesih-i Mevud (as) bizim ahlakımızın iyi olması, iyilikler üzerinde kararlı olmak ve kötülükleri terk etmeye dikkatimizi çekerek buyurur ki, etrafındakilere, bu eskiden nasıldı şimdi ise nasıl olmuştur şeklinde kendi ahlakında değişiklik gösteren birisi, sanki bir keramet gösterir. Oğulun babasının kötü isimle isimlendirilmesine sebep olduğu gibi bu cemaate giren birisi cemaatin yüceliğine ve saygınlığına dikkat etmezse ve ona aykırı davranırsa Yüce Allah tarafından yakalanır. İşte sizler ne kadar gücünüz varsa Yüce Allah’tan yardım isteyin ve bütün kuvvetiniz ve gayretinizle zaaflarınızdan kurtulmaya çalışın, çok dua edin. Eğer bir kimsenin içinde, insanlar için dert ortaklığı duygusu yoksa o cimridir. Huzur-i Enver cemaatin görevlilerinin vazifelerini takva ile yapmalarına dikkat çekti. Yine hz. Mesih-i Mevud (as) buyurur ki, sık sık bizim öğretilerimizi okuyun, Kuran-ı Kerim okuyun ve ona uygun davranın. İmanınızı ve davranışlarınızı muhasebe edin. Huşu hali, iman için tohum gibidir, sonra boş işleri ve boş şeyleri terk etmekle, iman küçük yapraklar verir, sonra zekat olarak malını vermekle iman hizmetinin dalları çıkar, sonra nefsani arzularına karşı koymak suretiyle o dallarda kuvvet ve sağlamlık oluşur, sonra sözlerinin ve emanetlerinin bütün dallarını korumak suretiyle iman ağacı kendi sağlam gövdesi üzerinde ayağa kalkar. İşte o zaman Allah-u Teala’nın lütfu nazil olur ve o Yüce Allah’ın feyzinden feyzlenir. İşte bizim alçakgönüllülük yaratmamız gerekir. Cemaatin parlak geleceği hakkında buyurur ki, çok yakında Allah-u Teala’nın, bu cemaatin doğruluğunu güneşten daha parlak yapıp herkese göstereceği zaman gelecektir. Allah-u Teala lütfetsin ki bizler imanımızı güçlü kılanlar ve amellerimizi ıslah ederek dünyaya doğruluğun yolunu gösterenler olalım. Amin
Kaynak: Roznama Alfazl, 10 Mayıs 2016