12.12.2014 Vadedilen Mehdi ve Mesih’in Doğruluğu

12 Aralık 2014 Cuma Hutbesi Özeti,

Seyyidna Hazret Halifetü’l Mesihi’l Hamis Atba, 12 Aralık 2014’de Beytü’l Futuh Camiinde Cuma Hutbesi irşad etti. Hutbe, çeşitli dillerdeki tercümesi ile birlikte her zaman olduğu gibi MTA’da canlı olarak yayınlandı.

Huzur-u Enver, Hz. Muslih-i Mevud’un ra yazılarından Hz. Mesih-i Mevud’un as zamanında ki bazı olayları beyan etti.  Şöyle buyurdu; bu olaylardan Hz. Mesih-i Mevud’un as makam ve mertebesi, Allahın kendisine desteği anlaşılır. Yunus suresinin 17. Ayetinde Allahın peygamberlerinin doğruluğunun ölçüsü beyan edilmiştir. Hz. Muslih-i Mevud ra, Vadedilen Mesih as Hazretlerinin doğruluğu ile ilgili şöyle buyurdu. Hz. Mesih-i Mevud’un as iddiasından önceki hayatına baktığımızda kendisi buradaki Hindular, Sihler ve Müslümanlara sık sık meydan okudu ki siz benim iddiamdan önce ki hayatımla ilgili herhangi bir itirazda bulunabilir misiniz? Onlardan hiç birisi buna cüret edemedi bilakis onun temizliğini kabul etmek zorunda kaldılar. Sonradan şiddetli muhaliflerinden olan Molvi Muhammed Hüseyin Batalavi kendi dergisinde Hz. Mesihi Mevud’un as hayatının temizliği ve lekesizliğine şahitlik etti. Aynı şekilde diğer bazı muhaliflerin de onun takva sahibi olduğuna dair şahitlikleri mevcuttur.

Huzur şöyle buyurdu; Allah-u Teala Mümin Suresinde “Biz Resullerimize yardım ederiz”  buyurur. Hz. Muslih-i Mevud şöyle der: “Hz. Mesih-i Mevud’u as  öldürmek için türlü çabalar yapıldı. Kendisi aleyhinde yalan yere adam öldürme davası açıldı. Huzur Enver, Henri Martin Klark davasından ve Hz. Mesih-İ Mevud’un as o davadan beraat ettiğinden bahsetti. Molvi Ömer-üd Din Şinnevi Bey de ilahi yardımın bu ölçüsünü görüp inceledikten sonra Ahmedi oldu. Huzur, Hz. Mesih-i Mevud’a başka bazı yalan yere davalar açıldığını, kendisinin o davalardan şerefli bir şekilde beraat ettiğini mahkemede saygın bir makam verildiğini ve muhaliflerinin zillete uğradığını ve yalancılıklarının kesinleştiğini ortaya koyan olaylardan bahsederek şöyle buyurdu: Bakınız, bunlar “ayat-ı beyyinat” apaçık mucizelerdir ki Allah-u Teala Hz. Mesih-i Mevud’u düşmanların ellerinden nasıl korudu. Huzur, mahkemenin İngiliz hakimi Kaptan Douglas’a Hz. Mesih-i Mevudun doğruluğu hakkında ilahi alametler gösterilişinden bahsederek şöyle buyurdu: “Bunların hepsi bizim için ayat-ı beyyinattır. Allah-u Teala Sör Douglas için daha fazla ayat-ı beyyinat gösterdi. Onlardan biri şuydu; Gezinirken ona Hz. Mesih-i Mevud’un sureti gösteriliyordu ve o suret, “Ben günahsızım, benim hiçbir suçum yoktur” diyordu. Sir Douglas, Hz. Mesih-i Mevud’un doğruluğu ile ilgili olayları başkalarına da hep anlatırdı. Huzur, mucizelerin zinciri bugün bile devam etmektedir buyurdu. Yüz yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra bugün Sir Douglas’ın torunu bana biat etmek istediği mesajını gönderdi. Bu mucizedir ki bugün onun torununda Sir Douglas’a gösterilen doğruluğu kabul etme hissi uyanıyor. Sizler Henri Martin Klark’ın torununun vakasını duymuş olacaksınız. O buraya gelip “Benim büyük dedem hatalıydı ve Hz. Mirza Bey doğruydu,” diye açıkça ilan etti. Hz. Muslih-i Mevud ra  buyurur ki: Müminlerin daima dualara ve zikri ilahiye sarılması gerekir ki ona Allah’ın gerçek dininin ve kendi zatının doğruluğu aşikar olacağı zaman ona nasip olsun ve ona Allah-u Tealanın ve Muhammed Resülullahın nurani çehresi görünsün. Kısacası, eğer insan Allah-u Tealanın olursa o zaman dünyadaki her şey onun olur sonra dünyada ki hiçbir şey size zarar veremeyecek. Biz kendi gözlerimizle Hz. Mesih-i Mevudun hayatında öyle onlarca vaka gördük ki kendisinin yanında ne kılıç vardı ne de kendisini koruyacak bir şey vardı, fakat Allah-u Teala onu koruyacak olanaklar verdi. Bütün muhalefetlere rağmen Allah-u Tealanın vaadine uygun olarak sadece kendisi korunmuş olarak kalmadı, hatta onun cemaati de ilerledikçe ilerledi. Kadiyan dahi ilerlemeye devam etti. Hz. Muslih-i Mevud şöyle buyurur: bir zamanlar burada Ahmedilerin camilere gitmesine izin verilmezdi, kuyulardan su almalarına izin verilmezdi, Ahmedilere kap kacak satmasınlar diye çömlekçilere baskı yapılırdı. Bir zamanlar tüm bu zorluklar vardı fakat şimdi o insanlar nerededirler. Onların evlatları Ahmedi oldular.  Ahmediyeti yok etmeye çalışan insanların nesilleri şuan cemaatin yayılması ile meşguldürler. Huzur şöyle buyurdu; “Kısacası bütün bunlar Hz. Mesih-i Mevudun doğruluğunun delilidir. Kendisinden sonra devam eden hilafete Allah-u Tealanın yardım ve desteğinin delilleridir ve bizim imanımızı artırmaktadır.”

Önceki

05.12.2014 İtaat ve teslimiyetin özü

Sonraki

19.12.2014 Pakistan Trajedisi