Hutbe Özeti:
Seyyidna Hazret Halifetü’l Mesihi’l Hamis Atba, 30 Ocak 2015’de Beytü’l Futuh Camiinde Cuma Hutbesi irşad etti. Hutbe, çeşitli dillerdeki tercümesi ile birlikte her zaman olduğu gibi MTA’da canlı olarak yayınlandı.
Huzur-u Enver şöyle buyurdu: Allah kimseye gücünün üstünde sorumluluk yüklemez. O, insanın yetenek ve kabiliyetlerinin dışında bir emir vermez. O halde Allah’ın emirlerine göre amel etme sorumluluğu insana ait bir sorumluluktur. Bizim bütün güçlerimizle İlahî hükümlere göre amel etmeye çabalamamız gerekir. İşte bize verilen emir de güçlerimize uygun olarak amel etme zorunluluğudur. İnsanın güçlerine ve yeteneklerine bakınız; her birinin düşünme gücü, bedensel gücü, bilgisi, zekası vesaire farklı farklı olur. Allah-u Teala insanın zayıflıklarını, durumlarını ve mecburiyetlerini göz önünde tutarak Kendi hükümlerinde öyle bir esneklik koymuştur ki en az ve en fazla seviye de belirlenmiştir. Böyle bir esneklik olunca Allah-u Teala buyurur ki siz Benim emirlerimi takva ve dürüstlük ile uygulayın. Kısacası bu, insanın fıtratı göz önünde tutularak verilmiş olan İslam’ın güzel talimatıdır. Hazreti Mesih-i Mevud as şöyle buyurur: Dayanma gücünü aşan hiçbir sıkıntı indirilmedi. Allah-u Teala insandan, gücü yeteneği ve kuvvetine göre Allah’ın ahkamına uygun hareket etmesini bekler. Gerçek bir müminin bunun için kesinlikle çabalaması gerekir.
Huzur-u Enver şöyle buyurdu: nasıl ki insanların kabiliyetlerinde fark varsa, bütün insanlar eşit olamazsa aynı durum Allah’ın hükümlerine göre amel etmekte de vardır. Herkesin iman ve amelinin seviyesi aynı olamaz. Herkesin amel ve anlayış kabiliyetinin sınırı neyse o onun iyiliğinin ölçüsüdür. Aklımızda tutmak gerekir ki Allah’ın bakışları bizim en ince ayrıntımıza kadardır. Kendi ilim eksikliğimizin, akıl eksikliğimizin, kabiliyetlerin eksikliğinin hiçbir bahanesi Allah’ın huzurunda işe yaramaz. O yüzden kendi kabiliyetlerimizi muhasebe ederek iman ve amellerimizi iyice gözden geçirmek gerekir. Emredilen en az standart beş vakit namazı cemaatle kılmaktır. Aynı şekilde oruç ve zekat da farzdır. Aramızda öyleleri vardır ki namazı bile Allah’ın emrine uygun olarak kılmazlar. Unutmamak gerekir ki Allah-u Teala kandırılamaz. Dünyevi işler için nasıl çaba sarfediliyorsa ondan daha fazla dinî işler için çaba sarfedilmelidir. Halkın yeteneklerini artırmayı, Cemaatin mürebbileri ve ilim sahibi kimseleri kendilerinin önemli bir vazifesi olarak yerine getirmeye çalışmalıdır. Onların ilmî yeteneklerini artırmaya çalışın, kabiliyetlerine destek olarak onları ilerletin. Bu konu, cemaat fertlerinin kişisel ilerlemesine de, cemaatin ilerlemesine de vesile olacaktır. Halkı iyiliğe çağırmak, mürebbilerin ve vakfe zindigilerin işidir. Cemaat fertlerinin talim ve terbiyetine de tam olarak dikkat çekin. Mürebbiler iman ve yakinde ilerlemenin yollarını da onlara öğretmeli. Dünyayı hayra çağırmanın yeni yeni yollarını icat etmeliler. Kısacası, Cemaat fertlerinin yeteneklerinin seviyesini yükseltmek, vakfe zindigiler ve özellikle Mürebbiler üzerinde önemli bir sorumluluktur. Aynı şekilde Cemaatin ilmî ve dinî ilerlemesinin seviyesini yükseltmek için çabalamak görevliler için farzdır. Terbiyet sekreteri ile birlikte bütün amila üzerine farzdır ki onlar kendi örneklerini ortaya koyarak diğerlerinin terbiyetine de dikkat çeksin. Onlara, hutbe dinlemelerini, ders dinlemelerini ve diğer cemaat programlarına katılmalarını telkin etsinler. Böylece onlar dini, ilmî ve manevî olarak ilerlesinler. Sonra onlar arasında bahsedilen işleri düzenli olarak hatırlatmak görevlilerin işidir. Kısacası görevli kimselerin işi zayıflara destek olmaktır. Onları devamlı namazlara getirmek için çaba sarfedin. Hatırlatanların da kendi yeteneklerini parlatmaları gerekir. Birazcık çaba ile tembel insanlar gafletinden uzaklaşabilir. Eğer kendi yakınlarınıza ve komşularınıza camilere gelmeleri için sürekli hatırlatmaya devam ederseniz camiye gelenler artabilir. İyiliklere zayıf kardeşlerinizi de dahil edin, onları çekerek ilerletin. Çünkü iyiliklere vesile olana, iyiliği yapana eşit sevap verilir. Kısacası aramızdan her biri, bir yandan kendisi din işlerinde aktif olsun, öbür yandan diğerlerini de aktif yapmaya çalışsın.
Huzur-u Enver Hutbenin sonunda, Türkiye’de ikamet eden Suriyeli Cinan Al’anî Hanım ve Meksika’dan Habiba Hanımın vefatı üzerine onlardan hayır ile bahsetti ve gaip cenaze namazı kıldıracağını duyurdu.