Vadedilen Mesih’in Peygamber Efendimiz’in (sav) ümmetinden birisinin olacağı açıkça anlaşılmaktadır. Nitekim bir hadiste: “Mehdi Mesih’ten başka birisi değildir” [1] ve diğer bir hadiste: “Sizin aranızdan imamınız olarak Meryem oğlu İsa nüzul ettiğinde haliniz nice olur[2]” denilmektedir.Bu iki hadis Mesih’in Mehdi olacağı hususunda hiçbir şüphe bırakmıyor. Allah bu ümmetin içinden birisini Hz.Resulüllah’ın (sav) ümmetine rehberlik etsin diye görevlendirecek. Mesih ve Mehdinin iki ayrı şahıs olduğunu düşünmek yanlıştır. Böyle bir düşünce “Mehdi Mesih’ten başka birisi değil” hadisine ters düşmektedir. Peygamber Efendimiz’in (sav) sözleri üzerinde dikkatle düşünmek gerçek müminlere yaraşır. Bu sözler çelişkili görünürse, çalışıp çelişkiyi ortadan kaldırmak müminlerin vazifesidir.
Şimdi Peygamber Efendimiz (sav) bir taraftan Mehdi’nin Mesih’ten önce ortaya çıkacağını ve Mesih’in ondan sonra gelip namazda ona tabii olacağını söylemektedir. Diğer bir hadiste Mesih’in Mehdi olduğunu söylemektedir. İki hadis arasında görülen çelişkiyi nasıl kaldırabiliriz? Bir ifadeyi kabul edip ötekini ret mi etmeliyiz? Hayır, bir mümin böyle yapmaktansa, iki ifadeyi dikkate alıp iyice düşünüp birini ötekiyle uzlaştırmaya çalışır. Bu iki ifadeden biri ötekini açıklamak için kullanıldığı takdirde aralarındaki çelişki ortadan kalkar. Yukarıda zikrolunan hadis, Mesih ve Mehdinin ayrı ayrı iki kişi olabileceği şüphesini uyandırmaktaydı. Ama Peygamber Efendimiz (sav): “Mehdi Mesih’ten başka birisi değildir” diyen hadisle bu şüpheyi ortadan kaldırdı ve öteki hadisin mecazi anlam taşıdığı anlaşıldı.
Böylece Peygamber Efendimiz’in (sav) bize anlatmak istediği: Bu ümmetten birisinin öncelikle dünyayı manevî hayata kavuşturmak için görevlendirileceği fakat herhangi bir peygamberin rütbesine haiz olmayacağıdır. Ama bir müddet sonra, Mesihin ikinci gelişiyle ilgili haberi de onun şahsında gerçekleşecek. Böylelikle aynı kişi Mesihlik rütbesine haiz olacaktır. Bu hadis vaat edilen kişiye iki ayrı makamın iki ayrı vakitte verileceğini beyan etmektedir. Yani vaat edilen kişi öncelikle genel bir ıslah için memur edilecek ve bir müddet sonra Mesihlik mertebesine yüceltilecektir. Gelecekle ilgili İlâhî haberler genellikle mecaz dolu olurlar. Bu mecazi kelam göz ardı edildiği takdirde İlâhî sözlerin anlaşılması imkânsız hale gelir.
Bu hadisler hakkındaki açıklamamız doğru değilse, o zaman hakikati arayanlar için geriye iki şık kalır ama bunların her ikisi de saçma ve tehlikelidir: Birincisi Mesih ve Mehdi’yi bir ve aynı şahıs diye tarif eden hadisin batıl olduğunu itiraf edeceğiz. İkincisi Mesih ve Mehdi iki ayrı kişidir. Bu hadis ise bu iki şahıs arasında manevî ehemmiyet bakımından bir fark bulunduğuna işaret etmektedir. O da Mesihin gerçek Mehdi olacağı, öteki Mehdininse Mesihin yanında sönük ve ehemmiyetsiz kalacağıdır. Lâkin, her iki görüş de tehlikelidir. Birincisi, Sıhhati iyice ispatlanmış gerçek bir hadise, “uyduruktur” demek zorunda kalacağız. Öteki görüşe göre, Mehdi Mesih’e kıyasen bir hiç olarak kalmaktadır. Böyle bir düşünce, Mehdinin İmam olup Mesih’in ise cemaatle namazda imama uyup onun arkasında duranlardan biri olacağını öğreten hadise aykırıdır. Dolayısıyla her iki görüş de batıldır. Bu hadisin, Peygamber Efendimiz’in (sav) ümmeti arasından bir kişinin öncelikle genel ıslah için tayin edileceği (Mehdi) ve sonra aynı kişinin Mesihlik mertebesine yükseltileceğinden başka hiçbir açıklaması yoktur. Yani o vaat edilen kişi öncelikle kendisinin bir ıslah edici olduğunu ileri sürecek. Bir müddet sonra kendisinin Mesih olduğunu da ilân edecektir.
[1] İbn-i Mace;Kitab-ül Fiten, Şiddetüzzaman Babı, Beyrut, 1988.
[2] Buhari; Kitab-ül Enbiya; Nüzul-ü İsa Bin Meryem Babı