Hz. Peygamber'in (s.a.v.) Hz. Hatice (r.a.) ile evlenmesi - Müslüman Ahmediye Cemaati

Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Hz. Hatice (r.a.) ile evlenmesi

Hz. Peygamber (S.A.V.) yirmi beş yaşında bulunduğu sıralarda, bütün Mekke’de dürüst ve başkalarının derdine ortak olan şefkatli bir insan, diye şöhret kazanmıştı. Herkes ona takdirle bakar ve işte güvenilecek bir adam, derlerdi. Peygamber’in iyi şöhretini işiten bir dul bayan onun amcası Ebu Talib’e müracaatla, Suriye’ye göndermeyi tasarladığı bir ticaret kervanı için yeğeninin kervan başı olmasına müsaadesini istedi. Ebu Talip bunu Hz. Peygamber (S.A.V.)’e anlattı ve Hz. Peygamber (S.A.V) de kabul etti. kervanın Suriye seferi çok başarılı oldu ve büyük kâr sağladı. Zengin dul Hatice (r.a.), kervanın başarısının sadece Suriye’deki müsait piyasa şartlarından değil, aynı zamanda kervan başının dürüst ve ehil olmasından ileri geldiğine inanmıştı. Kölesi Meysere ile bu meseleyi konuştu ve köle hanımının görüşünü destekleyerek, bu genç kervan başının kervan işlerini idarede gösterdiği dürüstlüğü ve başarıyı gösterebilecek pek az insan bulunduğunu söyledi. Bu söz Hatice üzerinde çok iyi bir etki yaptı. Kendisi kırk yaşında idi ve iki defa dul kalmıştı. Bir kadın ahbabını Hz. Peygamber (S.A.V)’e gönderip onun kendisiyle evlenmeye razı olup olmayacağını anlamak istedi. Hatice (r.a.)’nın bu kadın ahbabı Hz. Peygamber (S.A.V)’e gitti ve niçin evlenmediğini kendisine sordu. Hz. Peygamber (S.A.V) evlenecek kadar zengin değilim, cevabını verdi. Ziyaretçi, evlenebileceği zengin ve güvenilir bir kadın bulunduğu takdirde onunla evlenmeye razı olup olmayacağını sordu. Hz. Peygamber (S.A.V) bu kadının kim olabileceğini anlamak isteyince, ziyaretçi “Haticedir” dedi. Hz. Peygamber (S.A.V) Hatice (r.a.)’nin kendisinden çok üstün olduğunu söyleyerek özür diledi. Ziyaretçi bu konuda her türlü zorlukları ortadan kaldırmak görevini üzerine aldı. Hz. Peygamber (S.A.V), o takdirde buna razı olacağını söyledi. Mesele bu kerteye geldikten sonra, Hatice (r.a.) Hz. Peygamber (S.A.V)’in amcasına haber gönderdi. Hz. Peygamber (S.A.V) ile Hatice (r.a.)’nin evlenmesi kararlaştırıldı ve böylece Hz. Peygamber (S.A.V)  Hz. Hatice anamız (r.a.) ile resmen evlendi. Çocuk iken öksüz kalmış fakir bir adam ilk defa olarak refaha kavuştu; zengin oldu. Fakat bu zenginliği ne yolda kullandığı durumu bütün insanlık için ibret alınacak bir derstir. Evlendikten sonra Hz. Hatice Anamız (r.a.) kendi zenginliğinden ve Hz. Peygamber (S.A.V)’in fakirliğinden üzülmeye başladı ve bu eşitsizliğin saadete hizmet etmeyeceğini gördü. Bu sebeple, malını ve kölelerini Hz. Peygamber (S.A.V)’e devretmek teklifinde bulundu. Hz. Peygamber (S.A.V) Hz. Hatice (r.a.)’nin bu işte ciddî olduğuna kanaat getirince köleler kendinin olduğunda onları derhal azat edeceğini açıkladı; ve dediğini yaptı. Üstelik, Hz. Hatice’den aldığı mal ve servetin büyük bir kısmını fukaraya dağıttı. Azatladığı köleler arasında Zeyd (r.a.) isimli biri vardı. Bunun öteki kölelerden daha zeki ve açıkgöz olduğu anlaşılıyor. Zeyd (R.A.) yüksek bir aileye mensuptu. Çocukken kaçırılmış, köle olarak birçok yerlerde satılmış ve nihayet Mekke’ye getirilmişti. Delikanlı (r.a.) hürriyetine kavuşunca, Hz. Peygamber (S.A.V)’in  kölesi olarak kalmanın hürriyetinden evlâ olduğunu derhal anladı. Hz. Peygamber (S.A.V) kölelerini azat ettiği vakit Zeyd (R.A.) azatlanmayı kabul etmedi ve Hz. Peygamber (S.A.V) ile beraber yaşamaya devam etmesine izin verilmesini istedi. Hz. Peygamber (S.A.V) izin verdi ve zaman geçtikçe Zeyd (R.A.)’in Hz. Peygamber (S.A.V)’e bağlılığı arttı. Fakat bu arada Zeyd (R.A.)’in babası  ve amcası kaçırılan çocuklarının izini arıyorlardı ve en sonunda onun Mekke’de bulunduğunu işitmişlerdi. Mekke’de Zeyd (R.A.)’in izini araştırırken, onun Hz. Peygamber (S.A.V)’in yanında olduğunu keşfettiler. Hz. Peygamber (S.A.V)’e giderek Zeyd (R.A.)’in hürriyetini satın almak istediklerini ve bunun için Hz. Peygamber (S.A.V)’in istediği fidyeyi ödemeye hazır olduklarını söylediler. Hz. Peygamber (S.A.V) Zeyd (R.A.)’in zaten hür olduğunu ve isterse kendileri ile birlikte gidebileceğini söyledi. Zeyd (R.A.)’i yanına çağırtıp babasına ve amcasına gösterdi. Taraflar karşılaştıktan ve sevinç gözyaşlarını sildikten sonra; Zeyd (R.A.)’in babası şefkatli efendisinin onu azat ettiğini, ayrıldığından ötürü annesinin  çok ıstırap çektiğini ve evlerine dönmesinin çok hayırlı olacağını oğluna anlattı. Zeyd (R.A.) şu cevabı verdi: “Baba! Dünyada anne-babasını sevmeyen var mı? Benim kalbim senin ve annemin sevgisi ile doludur. Fakat bu Muhammed (S.A.V.) denilen insanı o kadar çok seviyorum ki, ondan başkasının yanında yaşamayı aklımdan geçiremem. Size kavuştum ve çok sevindim. Ancak Muhammed (S.A.V.)’den ayrılmayı tahammül edemem.” Zeyd (R.A.)’in babası ve amcası onu kendileriyle birlikte evine ve memleketine dönmeye ikna etmek için çok uğraştılarsa da Zeyd (R.A.) kabul etmedi . Bunun üzerine, Hz. Peygamber (S.A.V) “Zeyd (R.A.) esasen azat edilmiştir ve hürdür, fakat bugünden itibaren benim oğlumdur” dedi. Hz. Peygamber (S.A.V) ile Zeyd (R.A.) arasındaki bu sevgiye şahit olan Zeyd (R.A.)’in babası ve amcası memleketlerine döndüler ve Zeyd (R.A.) Hz. Peygamber (S.A.V)’in yanında kaldı. (Hişam).

Bir Öncekini Oku

Hz. Peygamber’e (s.a.v.) ilk vahiy geliyor

Bir Sonrakini Oku

Hz. Peygamberin (s.a.v.) dünyaya geldiği tarihte Arabistan’ın durumu