Maneviyat - Müslüman Ahmediye Cemaati

Maneviyat

Allah’ın gerçek hizmetçilerinin özellikleri

(Uluslararası Ahmediye Cemaati Başkanı Hz. Mirza Masrur Ahmed (atba)'nın 18.10.2013 tarihli hutbesinin çevirisidir.) وَقُلْ لِعِبَادٖى يَقُولُوا الَّتٖى هِىَ اَحْسَنُ اِنَّ الشَّيْطَانَ يَنْزَغُ بَيْنَهُمْ اِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلْاِنْسَانِ عَدُوًّا مُبٖينًا1 ۞ Bu ayetin meali şöyledir: Kullarıma en güzel sözü konuşmalarını söyle. Şüphesiz şeytan, aralarına fesat sokar. Şüphesiz şeytan insanın apaçık düşmanıdır. Tercümeden dinlediğiniz gibi Yüce Allahcc kullarına bir

Manevi Mükemmelleşmenin Yolu

Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Yüce Allah’tancc korkmak her insanın görevidir. Allah’ıncc korkusu kendisini birçok hayra varis kılacaktır. Aslolan şudur ki, hayırlı insan Yüce Allah’ıncc söylediğine göre hayırlı olandır. Birçok insan vardır ki kendini aldatırlar ve biz muttakiyiz derler. Fakat muttaki ancak Yüce Allah’ıncc katında da muttaki sayılandır. İşte bu genel nasihattir. Eğer biz daima bunu göz önünde

“La İlâhe İllallah”ın Anlamı

“La İlahe İllallah”ın anlamını inceleyin! “La İlahe İllallah” diyerek insan diliyle, “Kendisinin Allah’tan (c.c.) başka mabudunun olmadığını” ikrar eder ve kalben tasdik eyler. İlah; “mabud, mahbub ve gerçek maksut” anlamına gelen bir Arapça kelimedir. Müslümanlara öğretilen bu kelime, Kur’ân-ı Kerim’in özetidir. Büyük kitapların ezberlenmesi her insan için mümkün olmadığından dolayı hikmet sahibi olan Allah (c.c.),

Peygamber Efendimizin (sav) Güzel Ahlakı

Peygamber Efendimizinsav pak ahlakını tek tek zikretmeden önce, bu konuya genel olarak açıklık getirmek arzusundayız. Bunu okuyan herkes, Peygamber Efendimizinsav her açıdan kâmil olduğunu ve ahlakın her alanında diğerlerinden çok ileride bulunduğunu anlayacaktır. Bu konuyu ayrıntılarla anlamak üzere öncelikle hadislerin incelenmesi gerekir. Onun sahabelerine olan muamelesini ve sahabelerinin de kendisine olan aşkını görünce, insan kendini tutamaz ve

İhsan veya iffet

Başkalarını incitmekten çekinme başlığı altında toplanan ahlâkî vasıflar dört tanedir. Bunlardan her biri, muhtelif mefhumlar (kavramlar) ve hareketler ve ahlâkî vasıflar için münasip kelimeler yaratan zengin Arap dilinde, ayrı birer kelime ile ifade edilir. Evvelâ iffet manasına gelen "ihsan"ı inceleyeceğiz. Bu kelime, erkeklerde ve kadınlarda cinsî münasebet fiili ile ilgili bulunan fazilet ve meziyete delâlet

Dua ve İbadetin Lezzetine Ulaşmak

Hergün sokağa çıktığımızda yer yer kendi içimizde ve çevremizdeki insanlarda gördüğümüz bir eksiklik vardır. Bunu hisseder ama sebebini bulamayız. Bu hususta çok düşününce karşımıza çıkan netice şudur: hepimiz maddi ihtiyaçlar ve maddi hedefler için uğraştığımızın belki onda biri kadar manevi ihtiyaçlar ve manevi hedefler için uğraşmıyoruz. Bu durumun tabi neticesi olarakta mutsuz, dünyadar, hırslı kişiler

İslam’ın bizden istedikleri

Bizim ne kadar büyük bir işe soyunduğumuzun farkında olmak yolculuğumuzun ilk şartıdır. Çünkü farkında bile olmayan veya bu konuda gaflet içinde olan insan yüzyıllarca da yaşasa hep yerinde sayacaktır ama farkında olan bir insan bir gün bile yaşasa, en azından hayatının o bir ve tek ve son gününde ağlaya sızlaya Allah’tan af ve mağfiret dileyerek

Küfür önce vardır, sonra Peygamber gelir

Allahü Teala (c.c.) şöyle buyuruyor;[1]Yani küfredenler ister Ehli Kitaptan olmuş olsunlar ister müşriklerden; kendilerine “beyyine” gelene kadar küfürlerinden ayrılamazlardı.Bu ayette beyan edilen ve yaşadığımız çağda son derece faydalı ve tartışmalarda işimize yarabilecek şey küfrün önce oluştuğu ve peygamberin sonradan geldiğidir. Bu o kadar ortadadır ki ayet hakkında azıcık düşününce bile insan bu neticeyi net olarak

Şeytani ve Rabbani vahyin farkı

Burada çözülmesi gereken bir soru vardır. İlham Rabbani olabildiği gibi şeytani de olabilir. Durum böyleyken hangisinin Rabbani ve hangisinin şeytani olduğunu nasıl anlayalım? Unutulmamalıdır ki Rabbani ve şeytani vahiy[1] arasında birçok fark vardır. Önce bariz bir farkı anlatayım. Kûr’ân-ı Kerîm şöyle buyurur; "Doğrusu Allah’ı bırakıp şeytanı dost edinen kimse apaçık hüsrana uğramış olur. Şeytan onlara

Doğru yoldan uzaklaşıyor olmanın belirtileri nelerdir?

Necattan uzaklaşıyor olmanın belirtilerini merak edersek anlattıklarımın tam tersini düşünelim. Günah işleyince pişman olmamak ve iyilik yapınca mutlu olmamak Günah işleyince bin bir bahane uydurmak; “bu zaten kötü bir şey değil ki” demek İyilik yapınca kibir ve kendini beğenmişlikle dolmak Riyakâr olmak İnsanların dert ortağı olacağına kinle dolmak. Böyle birisi necat bulamaz. Allah’ın bir ismi

Doğru yolda ilerliyor olmanın belirtileri nelerdir?

Birisi necata doğru ilerlediğini nasıl anlayabilir? Bunun bazı belirtilerini bilmekte fayda vardır. Birincisi Hz. Ayşe’nin rivayet ettiği bir hadistir. Anlattığına göre Peygamber Efendimiz şöyle dua ederdi; Ya "Rabbim beni iyilik işleyince mutlu olup ve kötülük işleyince mutsuz olan; istiğfar edenlerden yap."[1] Bu bir belirtidir. Eğer birisi kendisi hakkında necata doğru gidip gitmediğini öğrenmek istiyorsa kendisini

Mü’minun Suresi ve İnsanın Cismani ve Ruhani İlerlemesi-1

Muminun suresinin başında (ki bu ayet de aynı surededir) insanın cismani ve ruhani mükemmelliğine erişmesi için hangi altı aşamadan geçmesi gerektiği anlatılmıştır. Allah hem cismani hem ruhani ilerlemeyi altışar aşamaya bölmüştür ve altıncı aşamanın en kamil aşama olduğunu açıklamıştır. Doğrusu cismani ve ruhani ilerlemelerin arasındaki bu benzerlik ve münasebet öyle fevkalade bir şekilde beyan edilmiştir

Mü’minun Suresi ve İnsanın Cismani ve Ruhani İlerlemesi-2

Buraya kadar huşu haleti olan ruhani vücudun ilk aşamasının cismani vücudun ilk aşaması olan spermle birebir bir münasebette olduğunu gösterdik. Şimdi ise her iki vücudun ikinci aşamaları arasındaki benzerliğini göstermek de uygun olacaktır. Daha önce de anlattığımız gibi ruhani vücuduna şekil veren ikinci mertebe şu ayette beyan edilmiştir.Yani mümin odur ki abes gereksiz ve amaca

Mü’minun Suresi ve İnsanın Cismani ve Ruhani İlerlemesi-3

Cismani vücudun üçüncü mertebesine karşı gelen ise ruhani vücudun üçüncü mertebesidir. Kuran-ı Kerimde cismani vücudun üçüncü mertebesi şu ayette beyan edilmiştir.Yani sonra Biz o kan pıhtısını bir et parçacığına dönüştürdük. İşte cismani vücut için pak ve tertemiz sayılabilen ilk aşama budur ve önceki aşamalara göre daha da yoğun ve kıvamlı sayılır. Sperm sıvısı ve “alaka”

Mü’minun Suresi ve İnsanın Cismani ve Ruhani İlerlemesi-4

Bundan sonra ruhani vücudun dördüncü mertebesi vardır ki Kuran-ı Kerimde şu şekilde ifade edilmiştir;[1]Yani nefsanî duygular ve şehvani heveslerden kendilerini durdurabilen müminler üçüncü dereceden de üstünler. Bu mertebenin üçüncü mertebesinden üstün olma sebebi şudur ki üçüncü mertebede insan her ne kadar çok sevdiği ve bel bağladığı malı Allah için harcasa da bu mertebede maldan da

Mü’minun Suresi ve İnsanın Cismani ve Ruhani İlerlemesi-5

Dördüncü mertebeden sonra ruhani vücudun beşinci mertebesi vardır ki ayet-i-kerimede şöyle anlatılmıştır; [1] Yani beşinci derecedeki müminler dördüncü dereceye göre daha üstünler. Onlar sadece nefsani şehvetlerini mağlup etmekle kalmayıp tüm güçleriyle ve ellerinden geldiği kadar Allah ve O’nun mahlukatlarının emanetlerini ve verilmiş tüm sözlerini her açıdan ve en ince detayına kadar; takvanın tüm inceliklerini aksatmadan

Mü’minun Suresi ve İnsanın Cismani ve Ruhani İlerlemesi-6

Beşinci mertebeden sonra ruhani vücudun altıncı mertebesi şu ayette beyan edilmiştir;[1]Yani beşinci mertebeyi geride bırakıp altıncı mertebeye çıkan müminler onlardır ki artık kendi namazlarını kendileri gözetliyorlar. Başka birisinin hatırlatmasına veya söylemesine muhtaç değiller. Allah ile olan ilişkileri öyle bir seviyeye gelmiştir ve Allah’ın yâdı[2] onlar için öylesine önemli ve öylesine hayati ve öylesine rahatlık veren

Mü’minun Suresi ve İnsanın Cismani ve Ruhani İlerlemesi-7

Duaların kabulüyle ilgili Allah’ın bana verdiği ilim de şudur ki duanın kabul olması için üç temel şart vardır.Birinci şart: Birinci şart şudur ki dua eden kamil ve ermiş takva sahibi birisi olsun. Çünkü ancak takva sahibi kimse Allah katında makbul olabilir. Takvanın da ince ve daracık yollarını yürüyen ve sımsıkı sarılan birisi olması gerekir; emanetlere

İnsanin Cismani, Ahlaki ve Ruhani Halleri

Yüce Kur'an insanın bu üç dereceli hali için üç kaynak tayin etmek suretiyle bu tasnife riayet eylemiştir. Başka bir deyimle Kur'an, içinden bu üç halin fışkırıp aktığı üç memba zikretmektedir. BİRİNCI HAL: Bunlardan insanın cismanî halini tevlid eden birincisine Nefs-i Emmare denilir ki, kontrol altına alınmayan veya kötülüğe meyyal olan ruh manasına gelir. Nitekim Kur'anda

Müjdeleyen ve korkutan rüyalar

Bazı insanlar ne zaman rüya görürlerse görsünler hep korkutucu unsurlar içeren rüya görürler. Öte yandan bazılarına hep müjdeleyen rüyalar nasip olur. Eğer rüyaların arkasında Allah’ın eli varsa bu olay neden böyledir? Neden bir tip insan hep korkutan rüyalar görürken diğer tipi hep müjdeleyen rüyalar görsün? Her iki grubun her iki tipten rüya görmesi gerekmez miydi?

İnsan hangi yöntemlerle kötülükten arınabilir, iyilikleri cezp edebilir?

Genellikle verilen cevap. “İyilik yap işte, kötülüklerden de sakın” şeklindedir. Ama herkesin çok iyi bildiği gibi birçok insan “biz Kûr’ân-ı Kerîm’i okuduk, hadis kitaplarını yaladık, Vâdedilen Mesih’in yazdığı kitapları da okuduk ama tam olarak günahtan arınmış, iyilikleri cezp etmiş sayılamayız. Şimdi söyleyin; bizim ilacımız nedir?” diyorlar. Bu gösteriyor ki yaklaşımımız klasik olmamalıdır. Biz bu soruya

Herkese karşı iyilik yapma talimatı

“Biat eden, yalnız Allah rızası için O’nun bütün yaratıklarına dert ortağı olmakla meşgul olacak ve elinden geldiğince Allah tarafından kendisine bağışlanan kuvvet ve nimetleri yine insanlığın yararı için kullanacaktır.” (Biatın Dokuzuncu Şartı) Cenab-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allah’a kulluk edin. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, öksüzlere, düşkünlere, akraba komşulara, akraba olmayan komşulara, yakın arkadaşlara,

İnfak (Allah’ın verdiğinden harcamak)

Ayeti kerimede “Onlar verdiklerimizden harcarlar” buyrulmuştur. Bu âyette takva sahibi için “mimmâ” kelimesi kullanılmıştır. Çünkü o bu makamdayken kördür. Bu yüzden Allah (c.c.) bu kelimeyi kullanmıştır. Bu yüzden Allah’ın (c.c.) verdiklerinden bir miktarını Allah (c.c.) yolunda da harcar. Ama gerçek şudur; eğer o sağlam bir göze sahip olsaydı o zaman zannettiği gibi kendisinin hiçbir şeyin

Sebat

Acele eden ve sabırsızlanan şeytanın kucağına düşer. Bu yüzden takva sahibi sabırsızlık ve acelecilikle de savaşmak zorundadır. Bustan isimli kitabında bir âbidden  şöyle söz edilmiştir: “Âbid her ibadet ettiğinde ona: “Sen Allah (c.c.) indinde reddedilmiş birisin” diye ses gelir. Bir gün onun müritlerinden biri de ona gelen sesi işitip mürşidine: “Artık hakkında karar verilmiştir. Bundan

Dünya lanetlerinden korkmayınız

Dünya lanetlerinden korkmayınız, çünkü onlar duman gibi göz açıp kapanıncaya kadar dağılıverir ve gününüzü geceye çeviremezler. Bunun yerine siz, gökten inen ve üzerine düştüğü insanın her iki cihanda kökünü kazıyan Allah’ın (c.c.) lanetinden korkunuz. Siz iki yüzlülük ile kendinizi kurtaramazsınız, çünkü var olduğuna inandığınız yücelerin yücesi Allah (c.c.), sizin içinizde olan ve biteni görür ve

Afganistan’ın Kurtuluş Yolu “Sahipzade Abdüllatif Hazretleri”

Sahipzade Abdullatif hazretleri Afganistan’ın çok büyük âlimlerinden biriydi ve hem âlim hem de büyük irfan sahibi, keşif sahibi bir insandı. Bu zat Afganistan’dan hac iradesiyle çıktı, fakat oradan direk gidilemediği için Hindistan’a geldi. O esnada Vâdedilen Mehdinin zuhur ettiğini duyunca ve Vâdedilen Mehdinin kitaplarını okuyunca onun aynen Resulüllah (sav)’in müjdelediği kişi olduğunu anladı. Ve Resulüllah

Yaratan’la Kişisel İlişki Kurmanın Yolu

Resulüllah (s.a.v.)’e biri gelerek "Kıyamet ne zaman kopacak" diye sorduğunda Yüce Peygamberimiz de o şahsın kıyamet için ne gibi bir hazırlık yaptığını sorarak ona etkileyici ve derin anlamlı bir cevap vermiştir. Kişi onun ne zaman geleceğini merak etmekten ziyade, kendisinin o gün için hazır olup, olmadığı üzerinde durmalıdır. Son hutbemde ben, cemaatin Yaradana kişisel olarak,

Manevi ilerlemenin iki yolu: süluk ve cezb

Sufilere göre ilerlemenin iki yolu vardır. Birincisi sülûk olup ikincisi de cezb’dir. Sülûk bir insanın kendi rızası ve iradesiyle Allah (c.c.) ve Resulünün emirlerine uymasıdır. Kur’ân-ı Kerim bu konuyu şöyle açıklar:“Sen de ki; Allah’ı (c.c.) seviyorsanız bana uyun, (o zaman) Allah (c.c.) da sizi sevecek.”[1] Şimdi Peygamber Efendimizin çektiği sıkıntıların benzeri dünyada yoktur. O bir

Süluk yolunda iki mübarek grup

Sulûk yolunda iki grup mübarektir. Bunlardan biri “din-ül acâiz[1]”i tercih edenler. Onlar şeriatın kaba emirlerine tabi olurlar. Şeriat emirlerini olduğu gibi uygulayıp kurtuluş sahibi olurlar. İkincisi ise himmetlerini daha da yüksek tutup hiç yılmadan şeriatın ince emirlerine uyan ve eninde sonunda hedeflerine varan kimselerin gurubudur. Ama adımını “din-ül acâiz”den ileriye atıp sulûk yolunu tamamlayamayan kimse

İlmin Üç Derecesi ve Ahirete Hazırlık

İlmin üç derecesi vardır. İlm-ül yakîn, ayn-ül yakîn ve hakk-ül yakîn. İlm-ül yakîn, yani bir yerde duman görüp orada ateşin bulunduğu hakkında bilgi sahibi olmak. Ayn-ül yakîn yani kendi gözüyle ateşi görmek. En üst derece Hakk-ül yakîndir yani ateşe elini sokup onun yakıcılığından dolayı ateşin ateş olduğunu bilmek. Bu üç dereceden hiçbirine sahip olamayan kimse,

Müttakiye Ahiret Hayatı Bu Dünyadayken Gösterilir

Allah’ın (c.c.) dostlarına bu dünyada meleklerin görünmesi İlâhî bir nimettir. Ölümden sonraki hayat imanîdir. Ancak takva sahibine o hayatı, bu dünyadayken gösterilir. Onlar hayattayken Allah’ı (c.c.) görürler. Onunla konuşurlar. Bu yüzden eğer bir kimse bu makama ulaşamamışsa, onun ölümü ve bu dünyadan göçü çok korkunç olur. Mehdi (a.s.)'ın şöyle bir sözü vardır: “Eğer bir kimseye

Takva Sahibinin Vasıfları ve İbtilanın (İlahi Sınanma) Önemi

Kim Müttakiye Gelirse O da Kurtarılacaktır İnsanoğlu bir sürü musibet ve derde yakalanırken takva sahibi bunlardan korunmaktadır. Hatta ona gelenler bile bu dertlerden kurtarılır. Dert ve musibetlerin haddi hesabı yoktur. İnsanın içi bile binbir türlü afetlerle doludur. Hastalıklara bir göz atınca, sadece onlar bile, binlerce derde sebep olmaya kâfidirler. Ama takva kalesinde olan, bunların hepsinden

Sadece Kötülüğün Terk Edilmesi Yeterli Değildir

Allah Dostlarına Verilen Berekete Nail Olmanın Yolu İnsan Allah’a (c.c.) olan imanını fiilen ispat etmedikçe, Allah’ın (c.c.) yakın dostlarına verilen feyiz ve bereketi elde edemez. İmanen ve fiilen son derece yüksek makama ulaştıkları ve Allah’ı (c.c.) her şeyden üstün tuttukları için onlara bu feyiz ve bereket verilir. Boş bir dille zikretmek veya tesbih çekmek İslâmiyet

Takva İle İlgili Nasihat

Cemaatimin iyiliği için takva hakkında nasihatte bulunmak gereğini hissettim. Çünkü her aklı başında olan, Allah’ın (c.c.) takvadan başka, hiçbir şeye razı olmayacağını bilmektedir. Allah:  “İyi bil ki, Allah (c.c.) daima takva yolunu tutmuş, ihsan edenlerden (iyi işler yapanlardan) yanadır” [1] buyurmaktadır. Bizim cemaatimizin özellikle takvayı kucaklamaya ihtiyacı vardır. Çünkü onlar Allah (c.c.) tarafından görevlendirilen bir İlâhî elçi’nin

İlahi İrfan Nedir?

Birçok kişi ibadetlerinden imani lezzeti alamadıklarından şikâyetçidir. Bunlar "Öyle bir püf noktası söyle ki, biz ilahi irfana varalım." diye sorarlar.Bu insan yaratılışının gayesidir. İlahi irfan yollarının insan tarafından bilinmesi lazımdır. İrfan Arapça bir kelimedir. İlim ve irfan benzer kelimelerdir. İlim manası itibariyle genel bir anlam taşır. İrfan ise özel bilgiyi ifade eder. İrfan'ın en güzel

Takva’da İlerleme Yolları

Allah (C.C.) Rahim ve Kerim olduğunu gibi Kahhâr (kahredici) ve Müntekim'dir (intikam alıcı) de. O, laf kumkuması çok olup fiilen uyuşuk olan bir toplumu cezalandırır. Böyle bir toplumu cezalandırmak için O, üzerlerine kâfirleri musallat eder. Tarih bilen biri, Müslümanların katliamının birkaç kere kâfirler tarafından gerçekleştirildiğini çok iyi bilir. Halbuki Allah (C.C.) Müslümanlara yardım sözü vermişti. Buna

Her türlü çabaya rağmen maneviyatta netice alınamıyorsa

Eğer tüm anlattıklarımı denemesine rağmen hala sonuç alamıyorsa, iyilikleri yapıp kötülüklerden sakınamıyorsa bilsin ki onun sıkıntısı ruhaniden ziyade cismanidir. Büyük bir olasılıkla sinirsel bir hastalığa yakalanmıştır. Bu durumda yetenekli ve işini bilen bir doktora görünmelidir. Bu da mümkün değilse en azından şu dört konuya dikkat etmelidir. 1.      Egzersiz yapsın 2.      Tüm beyinsel ve zihni meşgul

Amellerin Islâhı ve Benliğin Tedavisi

Daha önce de söylediğim gibi ruhaniyetini düzeltmek isteyen birisi kalbinin temizliğini hedeflediği gibi amellerini de ıslah etmek ister[1]. Böyle birisi unutmamalıdır ki her ameli gerçekleştiren irade kuvvetidir. Önce irade gelir arkasından da amel. Oysa sürekli “yapacağım yapacağım” deyip yapamayanın bu konudaki çaresizliği gösterir ki; a.       İradesi kontrolü altında değildir. Onun içindeki “ben” kendi iradesine hükmedemeyecek

Manevi Tedavide İlk Engel “Sevememek”

Anlatacaklarım prensip ilaçlardır. Zaten bundan önce anlatılanları anlayıpta netice alamayan birisinin ciddi olarak hasta olduğu barizdir. Ama tedavinin ilk aşaması teşhis koymaktır. Bu noktada insan ilmî olarak hastalığına bir teşhis koymak durumundadır. Ne olduğunu anlamak zorundadır. Kendisine “ben ne yapmak istiyorum” diye soracaktır. Bu sorunun iki cevabı olabilir. a.      Kalbimin paklığı ve temizliği için çalışıyorum b.      Amellerimi ıslah

Sakın Başka Milletleri Taklit Etmeyiniz!

Sakın! Sizler başka milletlerin dünya işlerinde önemli derecede başarıya ulaştıklarını görerek sakın onlar gibi olmayı istemeyin ve onların izinden yürümeyin. Dik­katle dinleyiniz ve anlamaya çalışınız ki onlar sizi, hepinizi, Kendisine çağıran Allah'a (c.c.) karşı kayıtsız ve yabancıdırlar. Onların Tanrısı nedir? Yalnız âciz bir insandır. Bundan dolayı onlar gaflet içinde bırakıldılar. Ben size dünya işlerinde çalışıp çabalamanızı yasak

Ahiret Hazırlığı Bu Dünyada Yapılmalı

İlmin üç derecesi Âli himmet  (yüksek irade gücüne sahip olan) bir insan, peygamberlerin yaşantısını  öğrendikten sonra onlara verilen nimetlere sadece iman etmekle yetinmez, bu nimetlerin ilm-ül yakîn, ayn-ül yakîn ve hakk-ül yakîn derecesine ulaşmak ister. İlmin üç derecesi vardır. İlm-ül yakîn, ayn-ül yakîn ve hakk-ül yakîn. İlm-ül yakîn, yani bir yerde duman görüp orada ateşin

Manevi Mutluluğa Ulaşmanın Yolu

Son günlerdeki bilimsel gelişmeler ile insanoğlunun kusursuz yaratılışı, dolayısıyla Yüce yaratıcımızın övgülere layık kudreti düşünen beyinler tarafından daha iyi anlaşılmaya başlandı. Bu çağda yaşıyor olmamız hem çok büyük bir şans hem de aynı oranda büyük talihsizlik. Önyargılarından kurtulmuş, düşünen temiz insanlar açısından şanstır bu gelişmeler. Fakat Allah-u Teala’nın mükemmel sıfatları bu kadar anlaşılır olarak ortaya

Zorluklar İçindeyken “Elhamdülillah” Deyin

Mehdi (A.S.)’ın birinci halifesi Nuriddin Hazretleri diyor ki; El-hamdulillah kelimesi uçsuz bucaksız bir denizdir, ben bunu namaz içinde okuyunca duraklarım ve bu denize dalarım. İnsanlar genelde  zorluk günlerinde isyana doğru gider, neden Allah-u Teala beni bu zor duruma soktu vs. diye.  Ben de diğer insanlar gibi çok büyük zorluklarla karşı karşıya kaldım ve bazen bu

Kötülükten Kurtulma Ve İyilikleri Cezbetme Yolları

Genellikle verilen cevap. “İyilik yap işte, kötülüklerden de sakın” şeklindedir. Ama herkesin çok iyi bildiği gibi birçok insan; “biz Kûr’ân-ı Kerîm’i okuduk, hadis kitaplarını yaladık, Vâdedilen Mesih’in yazdığı kitapları da okuduk ama tam olarak günahtan arınmış, iyilikleri cezp etmiş sayılamayız. Şimdi söyleyin; bizim ilacımız nedir?” diyorlar. Bu gösteriyor ki yaklaşımımız klasik olmamalıdır. Biz bu soruya

Kibir İle Şeytan Birbiriyle Sıkıca Bağlıdır

Vâdedilen Mesih Hazretleri, “Peygamberlerden milyonlarca derece aşağı oldukları halde, iki gün namaz kılıp böbürlenen kimseler de vardır. Oruç ve hacdan manevi temizlik elde edecekleri yerde onlarda kibir ve gösteriş meydana gelir. Hiç unutmayın ki, kibir şeytandan gelir ve insanı büsbütün şeytan yapar. İnsanoğlu bundan uzaklaşmadıkça bu, Hakk’a makbul olması ve ilahi feyzin yoluna bir engel teşkil

Sıkıntılar, günahlara kefâret olur!

Hz. Ebu Hüreyre’nin rivayetine göre Yüce Peygamberimiz, “Bir müslümanın uğradığı her bela, üzüntü sıkıntı, acı ve kayıp, hatta kendisine bir diken dahi batsa Yüce Allah onu günahları için kefaret olarak kabul eder,” der.[1] Yine bu konuyla ilgili başka bir hadis vardır. Hz. Süheb bin Sinan’ın rivayetine göre Yüce Peygamber Efendimiz, “Müminin durumu pek tuhaftır doğrusu.

Dünyevi Sıkıntılardan ve Günahtan Kurtulmak Mümkün mü?

Dünyevi sıkıntılardan necat Unutulmamalıdır ki anlattığım sebeplerden dolayı (“Sıkıntılar ödülmüdür? İbtila ile Azabın farkı nedir?” başlıklı makale) dünyevi sıkıntılardan kurtulmak imkânsızdır. Örneğin hastalıklardan tamamıyla kurtulmak mümkün değildir. Bazen aşırılaşınca insan teveccüh ile Allah’a döner ve dua ederse bu hastalıklar geri alınabilir ama bu tüm hastalıklar için geçerli değildir. Dediğim gibi ancak belli durumlarda mümkündür. Bu özel durumlar

Sıkıntılar ödül olabilir mi? İbtila ve azabın farkı nedir?

Unutulmamalıdır ki müminlerin hayatında maruz kaldıkları sıkıntıların dört ana amacı vardır: 1.     Bazen musibetler mümin iman seviyesini ölçebilsin diye gelirler. Bazıları buna şaşırabilirler. “Kendi iman seviyesini bilmiyor mu ki ölçmeye ihtiyacı olsun” diyebilirler. Ama detaylarını anlatınca daha iyi anlayacaksınız. Daha önce de birçok kez anlattığım bir hikâyeyle bunun ne kadar doğru olduğunu anlatmaya çalışayım. Muhsini adlı

Günah Nasıl Oluşur?

İslamiyet “günah oluştuktan sonra tedavi yöntemi nedir?” sorusundan önce “günahın hiç oluşmaması için ne yapabiliriz?” sorusunu gündeme getirmiştir. Hiç şüphe yoktur ki bu sorunun cevabı günah sıkıntısından kurtulmak için bir anahtar gibidir. Kumaş kirlendikten sonra onu yıkamaktansa hiç kirletmemek mümkünse bu daha iyi değil mi? Muhakkak ki en önemli ve güzel başlangıç noktası budur. Dolayısıyla

Günahtan Korunma Yolları ve Çocuk Terbiyesi Yöntemleri

Günah nedir? Günah ruhumuzu hastalandırıp Allah’ı göremeyecek (veya görmenin netliğini azaltacak) hale getiren amellerdir. Ruhani yolculuğu zorlaştıran, engelli hale getiren amellerdir. Böyle amellerden bazıları maddi olup bazıları da ruhanidir. Maddi olanların birçoğunun zararı açıktır, ortadadır. Örneğin yalan söylemek, adam öldürmek vs. İyilik nedir? İyilik insanın ruhunu Allah’ı görebilecek seviyeye getiren amellerdir. Sağlıklı insan iş görebilen,

Kibir Nedir?

Ben cemaatime kibirden sakınmalarını nasihat ediyorum. Çünkü kibir, Allah (c.c.) indinde pek çirkin bir şeydir. Siz, kibrin ne olduğunu bilemeyebilirsiniz. Bundan dolayı kibrin ne anlama geldiğini benim açıklamalarımdan anlamaya çalışın, çünkü ben Allah’ın (c.c.) ruhu (vahiy) ile konuşuyorum. Akıl, ilim ve hünerde kardeşinden üstün olduğu için onu hakir gören kibirlidir. Çünkü böyle kimse akıl ve

Günahtan kurtulma yolu yakîn’dir

Vâdedilen Mesih hazretleri, “Ey Allah'ı seven kullar! Kulak verin ve iyi dinleyin! Yakîn gibisi yoktur. Günahtan kurtaran ancak yakîndir. İyi işler işlemeye güç veren de yakîndir. Allah’a gerçek âşık yapan da yakîndir. Yakîn olmadan günahı hiç bırakabilir misiniz? Kesin tecelli olmadan nefsanî duygulardan geri durabilir misiniz? Yakîn olmadan gerçekten tatmin olabilir misiniz? Yakîn olmadan içinizde

İrade Sorununun Tedavisi

Benlik oluşunca irade sorunu veya iradeyle duyguların kopukluğu sorunu kalabilir. Bunların ilaçları şöyledir; 1.      İlk ilacı yine yapmacık olarak zahiri amellerle batini amelleri tetiklemeye çalışmaktır. Vâdedilen Mesih bu konunun üzerinde çok durmuştur. 2.      İkinci yöntem tam yoğunlaşmaktır. Bu inanılmaz faydalı bir yöntemdir. Yani insan zihnini her tür düşünceden arındırsın, sadece Allah hakkında düşünsün. Kûr’ân-ı Kerîm bu yöntemi şöyle

Allah’ın gerçek hizmetçilerinin özellikleri
Manevi Mükemmelleşmenin Yolu
“La İlâhe İllallah”ın Anlamı
Peygamber Efendimizin (sav) Güzel Ahlakı
İhsan veya iffet
Dua ve İbadetin Lezzetine Ulaşmak
İslam’ın bizden istedikleri
Küfür önce vardır, sonra Peygamber gelir
Şeytani ve Rabbani vahyin farkı
Doğru yoldan uzaklaşıyor olmanın belirtileri nelerdir?
Doğru yolda ilerliyor olmanın belirtileri nelerdir?
Mü’minun Suresi ve İnsanın Cismani ve Ruhani İlerlemesi-1
Mü’minun Suresi ve İnsanın Cismani ve Ruhani İlerlemesi-2
Mü’minun Suresi ve İnsanın Cismani ve Ruhani İlerlemesi-3
Mü’minun Suresi ve İnsanın Cismani ve Ruhani İlerlemesi-4
Mü’minun Suresi ve İnsanın Cismani ve Ruhani İlerlemesi-5
Mü’minun Suresi ve İnsanın Cismani ve Ruhani İlerlemesi-6
Mü’minun Suresi ve İnsanın Cismani ve Ruhani İlerlemesi-7
İnsanin Cismani, Ahlaki ve Ruhani Halleri
Müjdeleyen ve korkutan rüyalar
İnsan hangi yöntemlerle kötülükten arınabilir, iyilikleri cezp edebilir?
Herkese karşı iyilik yapma talimatı
İnfak (Allah’ın verdiğinden harcamak)
Sebat
Dünya lanetlerinden korkmayınız
Afganistan’ın Kurtuluş Yolu “Sahipzade Abdüllatif Hazretleri”
Yaratan’la Kişisel İlişki Kurmanın Yolu
Manevi ilerlemenin iki yolu: süluk ve cezb
Süluk yolunda iki mübarek grup
İlmin Üç Derecesi ve Ahirete Hazırlık
Müttakiye Ahiret Hayatı Bu Dünyadayken Gösterilir
Takva Sahibinin Vasıfları ve İbtilanın (İlahi Sınanma) Önemi
Sadece Kötülüğün Terk Edilmesi Yeterli Değildir
Takva İle İlgili Nasihat
İlahi İrfan Nedir?
Takva’da İlerleme Yolları
Her türlü çabaya rağmen maneviyatta netice alınamıyorsa
Amellerin Islâhı ve Benliğin Tedavisi
Manevi Tedavide İlk Engel “Sevememek”
Sakın Başka Milletleri Taklit Etmeyiniz!
Ahiret Hazırlığı Bu Dünyada Yapılmalı
Manevi Mutluluğa Ulaşmanın Yolu
Zorluklar İçindeyken “Elhamdülillah” Deyin
Kötülükten Kurtulma Ve İyilikleri Cezbetme Yolları
Kibir İle Şeytan Birbiriyle Sıkıca Bağlıdır
Sıkıntılar, günahlara kefâret olur!
Dünyevi Sıkıntılardan ve Günahtan Kurtulmak Mümkün mü?
Sıkıntılar ödül olabilir mi? İbtila ve azabın farkı nedir?
Günah Nasıl Oluşur?
Günahtan Korunma Yolları ve Çocuk Terbiyesi Yöntemleri
Kibir Nedir?
Günahtan kurtulma yolu yakîn’dir
İrade Sorununun Tedavisi